Kazdağları, Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesini birbirinden ayıran coğrafi sınırda yer alan ve zengin florası ile dikkatleri üzerine çeken önemli bir biyoçeşitlilik merkezidir. Kazdağları, jeomorfolojik yapısı ve iklim çeşitliliğine ek olarak, iki önemli bitki coğrafyası bölgesinin arasındaki sınırda izole olmuş konumu nedeniyle zengin bir bitki örtüsüne sahiptir.
Kazdağlarında yaklaşık 900 bitki çeşidinin yayılış gösterdiği tahmin edilmektedir. Bölgede yapılan bilimsel çalışmalara göre, bu zengin bitki varlığının 81 tanesi endemiktir, yani dünyada sadece Türkiye’de yetişmektedir. Bu 81 endemik bitkinin de 29’u dünyada sadece Kazdağlarında yayılış gösteren dar yayılışlı endemiklerdir.
Kazdağları tıbbi ve aromatik bitkiler açısından da oldukça zengindir. Dağda kekik ve ada çayı gibi şifalı bitki türlerinin birçok çeşidi yayılış gösterir. Örneğin yaptığımız bir bilimsel çalışmada Kazdağlarında 11 farklı kekik çeşidinin varlığı ortaya konmuştur. Yine çalışma ekibimiz tarafından yapılan çalışmalarla bölgede halk tarafından şifa amaçlı kullanılan 250 civarında bitki çeşidi tespit edilmiştir.
Kazdağlarındaki bu şifalı bitki zenginliği M.Ö ki yıllarda da bilim adamlarının dikkatini çekmiştir. Botaniğin babası olarak bilinen Theoprastus’un “Bitkiler Üzerinde İncelemeler” adlı eserinde toplam 903 adet alıntı İda dağı (Kaz Dağı) ile bağlantılı olup, şimdiye kadar tek bir dağ için alınan en büyük bitki alıntı sayısını oluşturmaktadır.
Kazdağlarında milattan önceki yüzyıllardan başlayıp devam eden bitki kullanım kültürü zenginleşerek günümüze kadar ulaşmıştır. Bugün halen Kazdağlarında ki bazı köylerde birçok insan geleneksel tıbbi bitkilerle tedavi kültürünü devam ettirdiği görülmektedir. Ancak kırsal alandan kente göç gibi nedenlerle bitkiler konusunda geleneksel bilgi birikimine sahip insanlar azalmaktadır. Eski kuşaklarca bilinenler yeni kuşaklara aktarılamadığı ve bu alanda yeterli çalışma bulunmadığı için bu çok değerli bilgiler yok olmaktadır.
Şifalı bitki kullanım kültürü günümüzdeki modern ilaçların keşfinde ilham kaynağı olmuştur. Bu bitkiler, tıp ve eczacılıkta önemli bir yere sahiptir. Çeşitli kaynaklar yanında, bitkilerden de oldukça fazla sayıda ve kanser tedavisinde kullanılan bazı antineoplastik ilaçlar da dahil, çok önemli ilaçlar elde edilmektedir. Ülkemizde de son zamanlarda gerek yazılı ve gerekse görsel basında şifalı bitkilerin ya da bitkilerden elde edilen çeşitli ürünlerin (çekirdek, ekstre vb.) çeşitli hastalıklar için önerildiği ve aktarların, neredeyse, doktor ve eczacıların yerini aldıkları görülmektedir.
Tabi bölgedeki bu zengin bitki çeşitliliği, insanların dikkatini Kazdağlarına çekebilir. Bu da bitkilerin yoğun bir şekilde toplanmasına yol açabilir. Bunun için Kazdağlarındaki bu zengin şifalı bitki varlığını tehdit edecek aşırı ve bilinçsiz bitki toplama faaliyetlerine karşı ilgili kurumlarca gerekli uyarı ve önlemlerin alınması gereklidir. Ayrıca Kazdağlarının biyoçeşitliliği ve şifalı bitkilerle ilgili olarak konunun uzmanlarınca bölgede verilecek seminer ve konferanslar toplumda farkındalığın oluşması konusunda yararlı olacaktır.
Doğayla iç içe, sağlığın ve
şifanın bol olduğu, mutlulukla dolu güzel günler dileklerimle…