Eğitim, toplumların kalkınmasında ve çağdaşlaşmasında rol oynayan en önemli etkenlerden biridir. Her eğitimcinin kendi eğitim bakış açısını oluşturabilmesi için eğitim süresinin bugünkü yapısına nasıl ulaştığını bilmesi çok önemlidir. Eğitim tarihi, insanlık tarihiyle eşdeğerdir.
Mısır'da bulunan bir kil tablette 'beni dövdün bilgi kafama girdi' ifadesi bu dönemin eğitim anlayışını özetlemektedir. Antik çağda uygarlığın tümünde eğitim ailede başlar. Daha sonraki yaşlarında çocukların eğitiminde din adamları söz sahibi olur. Çocuklara öncelikle dini metinler öğretilir. Asil ve varlıklı ailelerin çocuklarına ileri yaşlarda tıp, coğrafya, matematik ve astronomi konularından oluşan bir eğitim verilirdi. Bu dönemin eğitim anlayışında ezber, sıkı bir disiplin ve baskı vardı. Eğitim tarihi açısından önemli (resim yazısı) gelişmeleridir. Bu yazı daha çok palmiye liflerinden yapılan papirüs ve kil tabletlere yazılmıştır. Eğitimin temel amacı, ahlaki yönden gelişmiş kültürü benimsemiş ve devlete karşı görevlerini bilen, yerine getiren insanlar yetiştirmektir. Tarihimize baktığımızda Türklerin üç ayrı uygarlık devresinde yaşadıkları görülmektedir. Bunlar Selçuklular ve Osmanlılar dönemi Hunlar ve Göktürklerin, Uygurların hüküm sürdüğü dönemdir.
Göktürklerin ve Uygurların gelişmiş bir alfabe yazı diline sahip olduklarını öğreniyoruz. Bu üç uygarlık döneminde kalıcı bir eğitim sistemi yoktur. Batılılaşma hareketi ile Osmanlı Devleti batının eğitim sistemine yöneldi. Bilim ve eğitim sistemlerinin gelişmesine uygun olarak medresede köklü bir düzenleme yapılarak, batıdaki örnekten model alınarak okullar açıldı. Bunlar mühendislik, tıp, denizcilik harbiye adlarındaki askeri okullardan zaman içerisinde yerli ve batılı eğitim sistemi birbiriyle çatışır hale geldi. Milli eğitim ve batılı eğitim karışımı ile yeni bir model arayışları devam etti. Fransız sistemi örnek alındı. Yeni eğitim, ilk, orta ve yükseköğretim olarak düzenlendi. Tanzimat dönemi ile yabancı okullar açıldı, başarılar sağlandı. Öğrenci öğretmen kılık kıyafeti bu dönemde belirlendi. 1923 ten 1945 kadar İngiliz danışmanlar tarafında 1945 ten sonra milli şef İsmet İnönü 1947tarihinde yaptığı Fulbring anlaşması ile Türk Milli Eğitim sistemi ABD ye teslim edildi.(Oktay Sinanoğlu) Bir ülkeyi ele geçirmenin en kestirmenin yolu eğitim sistemini ele geçirmektir. Okullarda neyi nasıl öğreneceğimize Amerikalı uzmanlar karar vermiş. Bize kahraman diye tanıtılanlar da uşaklık ettiği ABD'li uzmanlarmış. 'Oktay Sinanoğlu' Türk milli eğitim sistemi MEB tarafından hazırlanan programlar uygulanmaktadır. Tarihi gelişim içerisinde birçok aşamalardan sonra bugünkü eğitim sistemi nesillerimize istenilen ölçüde başarı sağlamadı. Eğitim üzerinde yapılan değişiklikler öğretmen ve öğrencileri ötelemiş, okutulan ders kitabı ve müfredat başarısız kalmış, yeni bir eğitim sistemi düzenleme çalışmaları yapılmaya devam etmektedir. Çağımızın gelişen ve değişen teknik, teknolojinin imkânlarından faydalanarak, okul çağına gelmiş çocuklarımızın en iyi şekilde yetiştirmek hedefimiz olmalıdır. Kalkınmış milletler önceliği kendi dillerini öğrenip işe öyle başlıyorlar. Eğitimde öğretmenin başarısı gelişen ve değişen çağın bilgi ve becerilerini MEB koordinat sağlanarak her yıl öğretmenlere iletilmelidir. Öğrencilerimizi Türk dilini ve milli ve manevi değerlerine sahip çıkan nesiller olarak yetiştirmeliyiz. Okullarımız da okuma alışkanlığı ve ders çalışma sistemleri öğretilmelidir. Toplumumuzda sosyal ilişkilerin zayıflaması sonucu birçok değerlerimiz zarar gördü. Başarılı bir eğitim sistemi, kanun ve yönetmenliklerin kendi bünyemize uygun olarak öğrenci, veli, öğretmen, okul ve idare iş birliği ile başarılı çalışmalar sonucu elde edebilir. Ders kitapları milli bünyemize uygun hale getirilmelidir. Çağını yakalayan, donanımlı, kültürlü, inançlı, kendi toplumuna faydalı gençlere ihtiyacımız vardır. Türk milleti ebedi ve sonsuza dek yaşayabilmesi için nesillerimize kültür değerlerimize öğretmeliyiz. Vatanına, milletine, bayrağına imanına, Türk diline sahip çıkan gençlerimiz geleceğimizin teminatıdır.
