Bugün, 21 Kasım 2024 Perşembe

ERKAN ZEYTUN


'Savaşın Acı Habercileri


KÖY MUHTARLARI.. Muhtarlar... Büyük acılarla dolu savaşın tanıkları köy muhtarları...Bu acı yükü ömür boyu taşıyıp yaşayan fedakar muhtarları... Köy muhtarları haftada bir gün askerlik şubelerine uğrar, şehitlerin haberlerini,varsa askerlerin mektuplarını getirirdi. Muhtar kasabaya indiği gün köylü adeta akıl tutulması yaşar,hiç kimse iş yapmak istemez, muhtarın dönüşünü, getireceği mektupları ve haberleri gün boyu dört gözle beklerlerdi. Muhtarın geliş saati yaklaştıkça, ilk önce ihtiyarlar kahve veya cami önünde, ardından kadınlar kızlar sokak aralarında toplaşır... İç ezikliği,korku, şüphe dolu bekleyişle tüm nefesler tutulmuş halde muhtarın geleceği yöne doğru bakarak beklerlerdi. Çok uzakta da olsa muhtar göründüğünde herkesi sıkıntıyla karışık heyecan basar,çırpınan kalpler adeta göğüslerden dışarı fırlayacak gibi olurdu.Muhtar yaklaştıkça  takadı kesilen kadınlar yavaşça köy meydanına toplanmaya başlarlardı. Muhtar bazen göz yaşı dolu elindeki mektupları ve listeyi köyün imamına verir, hızlı bir şekilde oradan uzaklaşırdı.Ahali anlardı ki şehitlerden biri mutlaka oğlu veya kardeşiydi.Bazen de muhtar yüksek bir taşın üstüne çıkar ilkönce mektupları dağıtır, orada bulunanlara hitaben '0sman emmi, başın sağolsun...!' 'Hatice nine, başın sağolsun...!' 'Fadime gelin, başın sağolsun...!' 'Zehra teyze, başın sağolsun...!' diye duyrulan şehit haberleri ile oraya adeta gökten ateş topu düşmüş gibi olurdu.Orada bulunanlar kaskatı kesilmiş... Yüzler allak bullak...El ayak kan çekilmiş...Herkes sapsarı ve sessiz... Şehitlere ağlanmazdı.Hele Çanakkale şehitlerine orada topluluk içerisinde hiç ağlanmazdı. Oysa ki asıl kıyamet bundan sonra kopardı. Şehit haberlerini alanlar sessizce oradan uzaklaşıp evlerine varanlar daha fazla dayanamayarak acı feryatlara başlarlardı. Kimileri ise; Ana yüreği...Baba yüreği...Yar yüreği... Boğazlar düğümlenir.Göz yaşları hıçkırık seslerine karışır... İşte o zaman çekilirler kuytu bir yere, ormanın bir köşesine,dağın bir yamacına... Başlar feryatlar, yakılır ağıtlar... Göz yaşları sel olur... Artık bundan sonrası her söylenen, şiirdir, destandır, manidir, ağıttır. İşte bugün yüreğimizi kavuran  o türküler, maniler geçmişte yaşanmış acıları bize hatırlatır.