(BAÜN) akademisyenleri ile birlikte Türkiye’nin farklı şehirlerinden 20 araştırma merkezinden akademisyenler tarafından, karaciğer yağlanması hakkında farkındalık oluşturmak için kapsamlı bir çalışmaya imza atıldı.
Balıkesir Üniversitesi (BAÜN) akademisyenleri ile birlikte Türkiye’nin farklı şehirlerinden 20 araştırma merkezinden akademisyenler tarafından, karaciğer yağlanması hakkında farkındalık oluşturmak için kapsamlı bir çalışmaya imza atıldı. BAÜN Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı akademisyenlerinden Doç. Dr. Ali Kırık ve Doç. Dr. Hacer Şen’in içerisinde yer aldığı ve ulusal ölçekte 20 farklı araştırma merkezinden 6.200 hastanın dahil edildiği çalışmanın sonuçlarına göre karaciğer yağlanmasının, diyabet hastalarının seyrinde tam anlamıyla detaylı bir şekilde değerlendirilmediğine dikkat çekildi.
“Metabolic Dysfunction-As socia ted Fatty Liver Disease and Fibrosis Status in Patients with Type 2 Diabetes Treated at Internal Medicine Clinics: Türkiye DAHUDER Awareness of Fatty Liver Disease (TR-DAFLD) Study” adlı çalışma, Ulusal Dahiliye Derneği iş birliği ve Antalya Eğitim Araştırma Hastanesi koordinatörlüğünde yürütüldü.
Karaciğer nakli bekleyen hastaların iki sebebinden biri: Karaciğer yağlanması
Çalışma hakkında bilgi veren BAÜN Tıp Fakültesi akademisyenlerinden ve Dahiliye Uzmanları Derneği Karaciğer Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Ali Kırık, ulusal ölçekte olan ve 6.200 hastanın katıldığı çalışmanın, masum gibi düşünülen karaciğer yağlanmasının, karaciğer yetmezliğine yol açan iki nedenden biri olduğuna dikkat çektiğini söyledi.
Karaciğer yağlanması bir bulgu değil, bir hastalık
Karaciğer yağlanmasının obezite, diyabet gibi bir hastalık olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Ali Kırık, bunu hekimler başta olmak üzere herkesin bilmesi gerektiğini belirtti. Doç. Dr. Ali Kırık, ulusal ölçekte yapılan çalışmada; diyabeti, obezitesi, kolesterolü ve tansiyonu yüksek olan hastalarda karaciğer yağlanması riskinin çok fazla olduğu ve yağlanma olan hastalarda ileri fibroz denilen kalıcı karaciğer hasarı ve buna bağlı siroz riskini gösteren orana bakıldığını söyledi. Karaciğer yağlanmasının, diyabet, kolesterol yüksekliği ve hipertansiyon ile kardeş hastalıklar olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ali Kırık, diyabetik hastalarda yağlanmanın çok fazla göz ardı edildiğini ve bu çalışmada da hasta grubunun büyük çoğunluğunda yağlanma ile ilgili detaylı inceleme yapılmadığının gözlendiği belirtti.
Karaciğer yağlanmasının tedavisi: Sağlıklı yaşam
Karaciğer yağlanmasının tedavisine de değinen Doç. Dr. Ali Kırık, sağlıklı yaşamla karaciğerin kendini yenilediğini söylerken; “Karaciğer vefalı bir organ. Bir yere kadar kendini yeniliyor. Ama kalıcı hasara gidince artık karaciğerin de yapabileceği bir şey kalmıyor. Bizim amacımız da bu hastaları siroza gitmeden erken evrede tespit edip, siroza yakalanmamalarını sağlamak.” şeklinde konuştu.
Türkiye genelinden birçok farklı merkezin katıldığı çalışmada Balıkesir Üniversitesini temsil etmekten duydukları memnuniyeti dile getiren Doç. Dr. Ali Kırık, BAÜN Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı olarak obezite, diyabet ve karaciğer yağlanmasında referans bir merkez olma yolunda emin adımlarla yürüdüklerini belirtti. Doç. Dr. Ali Kırık, klinik olarak
hem bilginin üretimi, kullanımı ve yayılımı hem de teknolojik ve bilimsel gelişmeler ışığında sağlık hizmeti vererek her zaman Balıkesir’in, bölgenin ve ülkemizin sağlık alanındaki ihtiyaçlarına cevap vermeye devam edeceklerini ifade etti.